18 Ocak 2017 Çarşamba


EVLİLİK
Mutluluk, sevinç ve yoğun heyecan içinde, eğlenip,dans ettiğiniz o en mutlu gününüzde  attığınız ya da atacağınız bir tek imzanın,kalan hayatınızda size ne çok sorumluluklar ve ne çok yeni kimlikler yüklediğini hiç düşündünüz mü?
Şöyle bir hayal edin,düğün dernek kurulmuş, tüm hazırlıklar tamamlanmış ve siz başınıza geleceklerden habersiz, ya bir düğün salonundasınız,ya evlendirme dairesinde ya da lüks bir restaurantın salonundasınız. Ve belki de bir köy meydanındasınız.
O güne kadar toplumsal hayatta sizin için önemli görüp değer verdiğiniz tüm eş,dost,akraba,arkadaş ve diğer davetliler salonda yerlerini almış durumda. Ama önemli bir eksik var.Nikah Memuru. Öyle ya o olmadan herşey geçersiz olur. Ha şimdi o da kapıda göründü ve geldi. Salonda siz ve o güne kadar sevgiliniz ya da nişanlınız olan kişi için süslü bir masa hazırlanmış. Veeee işte o yeni başlangıcın ilk hamlesi olan anons; "Saygı değer misafirlerimiz. Çiftlerimizin nikah töreni başlamak üzere"
Bir toplumsal görevi yerine getirmek üzere,nikah memuru,siz ve nişanlınız ve tabiki iki şahit eşliğinde o süslü masaya oturdunuz.
Heyecan dorukta tabi. Nikah memurunun,sizin bundan sonraki yaşamınızda duygularınızın ve heyecanlarınızın hapsedilmesini hedefleyen o klasik açıklamalarından sonra sorduğu soruya vereceğiniz cevap tabi ki EVETTTT EVETTTTT EVETTTT olacaktır muhtemelen. Ve evlendiniz. Bordo kaplı o soluk,cansız,heyecansız kağıttan oluşan evlilik cüzdanını bayan olan kişiye teslim etti nikah memuru.(Aradan geçen yıllardan sonra o nikah memuru için aklınızdan geçen düşünceleri merak etmiyor değilim.)
Böylece siz o değerli bulduğunuz insanlar ve devlet huzurunda birbirinize, toplum tarafından önceden belirlenmiş sözler verdiniz ve bu sözlerle karşılıklı ciddi sorumluluk altına girdiniz.
Aslında evlilikle başlayan tek şey sorumluluk ve yeni kimlikler değildir. Tabi ki buna bağlı olarak yaşanacak yeni ve farklı bir hayattır. Ancak attığınız o imza ile birşeyler başlarken aslında birşeylerde bitiyor ya da bitme sürecine giriyor.
O güne kadar Sevgiliniz ya da Aşkınız olan kişi artık eşiniz (karınız ya da kocanız) oluyor. İşte size edindiğiniz ilk kimlik; artık ya birinin karısı ya da kocasısınız.
O bir tek imza ile edindiğiniz kimliklere kısaca değinip, yüklendiğiniz sorumluluklarınıza geçmek istiyorum şimdi.
O imzadan sonra birer tane olan Anne ve Babanızın sayısı birden bire ikiye çıktı.
Bu temel kimliğin yanı sıra enişte,bacanak,damat,yenge,gelin, elti ve görümce gibi yeni yeni isimler ve kimlikler de edindiniz.
Bir süre sonra ise çok daha ağır sorumluluk yüklenmeniz gereken birer kimlik daha aldınız ve Anne-Baba oldunuz.
İşte tüm bu kimliklerin her birinin ayrı ayrı size yüklediği toplumsal, dinsel, ahlaksal,sosyal ve ekonomik sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu arada daha önce heyecanla ve tutkuyla bağlı olup,sevip koklamaya doyamadığınız "Sevgiliniz","Canınız","Aşkitonuz", "Bebeğiniz","Biriciğiniz" o ağır sorumluluklar altında ezildi, unutuldu ve renksiz,tatsız,tuzsuz bir karı-koca geldi yerine.
İşte bu açıdan baktığımızda evliliğe bir şeyin başlangıcı değil, güzelliğin,heyecanın ve tutkunun bitişi demek gerekmez mi?
Evlilik konusu bir tek yazıda anlatılacak kadar kısa değil maalesef. "Evlilik" adı verilen kurumun doğurduğu diğer sonuçlara ve sorumluluklara ise bir sonraki yazımda yer vermek istiyorum.
Evli ya da bekar, yüreğinde heyecan,aşk ve tutku barındıran herkese sevgi dolu yaşamlar dilerim.
NOT: Evlilik konusunda yazmış olduğum bu düşüncelerin tüm evliliklerde aynı olduğunu iddia etmediğimi ve bu görüşlerin kendi kişisel görüşlerim ve gözlemlerim olduğunu belirtir, rahatsızlık vermiş olduğum tüm evli-bekar insanlardan af dilerim.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder