16 Ocak 2017 Pazartesi

ROMANLAR (ÇİNGENELER)
Öyle bir halk düşünün ki bu halk topluluğunun üyeleri Yoksul, Farklı, Özgür, Komün, Öteki, Hırçın, Yaratıcı, Zanaatkar, Dans ve Müzik düşkünü, Renkli, eğlenceyi seven,Kadına değer veren ve Göçebe kavramlarının tümünü içinde barındırsın.
İşte bu halkın bilinen yaygın adı ÇİNGENE ya da ROMAN.
Farsça'dan alınan ÇİNGENE sözcüğü, Türkçe'de yoksul anlamına gelen "ÇINGAN" sözcüğünden gelmektedir.
ROMAN kelimesi ise Roman dilinde "Koca" anlamına gelmektedir.
Ancak tarih boyunca neredeyse tüm toplumlar da görülen,çoğunluk gibi düşünmeyen ve davranmayan farklı kişi ya da grupları ötekileştirme anlayışından kaynaklı ÇİNGENE adı da maalesef ötekileştirilmiştir. Hatta daha da ileri gidilerek bu kavram aşağılanmış ve haksız suçlamalar yüklenerek karalanmaya çalışılmış bir kavram olmuştur. Bu nedenden kaynaklı olarak da bu yazı boyunca suçlama ve yüklemelerin haksızlığına rağmen yine de Çingene yerine Roman kavramını kullanmaya çalışacağım.
Peki kimdir bu Romanlar,nereden gelmişlerdir ve nasıl yaşarlar?
Ülkemizde Roman'ların özellikle kırsal kesimde daha çok bilinmesine ve tanınmasına karşın, kentler de daha az karşılaşıldığı ve tanındıkları gerçeği ile karşılaşırız.
Tarihten gelen özelliklerinden dolayı, doğaya daha yakın olmuş ve yaşamlarını biraz da ekonomik nedenlerden dolayı genelde kırsal bölgelerde sürdürmüşlerdir.
Romanlar Kuzey Hindistan kökenli,Hint-Avrupa halklarından olup, günümüzde ağırlıklı olarak Güney Avrupa'da yaşarlar. Göçebe ve Zanaatkar bir halktır.
Hindistan'ın Pencap-Sindh (Pakistan-Karaçi) nehir havzası boyunca yaşayan bu halk, 1050 yıllarında İran ve Anadolu üzerinden tüm dünyaya yayılmışlardır.
Günümüzde yarı göçebe, yarı yerleşik olmalarından dolayı kesin nüfusu bilinmemekle beraber dünya üzerinde 15 milyon Roman yaşadığı söylenmektedir. Bu nüfusun 500000-750000 arası bir bölümünün ise ülkemizde yaşadığı bilinmektedir.
Yine ülkemizde Roman'lar en çok Adana'da CONO aşireti altında etkin olarak yaşamlarını sürdürmektedirler.
Bunun yanı sıra bir çok şehirde farklı isimler ile tanınmaktadırlar. Örneğin; Roman (İzmir), Şopar (Tekirdağ,Kırklareli), Cingan (Bolu,Kastamonu), Mıtrıp (Van,Diyarbakır), Gurbet (Tunceli,KKTC) ve hatta bazı bölgelerde ise Abdal (Hatay,Kahramanmaraş) olarak da isimlendirilmişlerdir.
Roman'ların vatanlarını neden terk edip dünyaya yayıldıkları konusunda 3 ayrı görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden en yaygın olanı ise şu; Gazneli Mahmut'un Sindh ve Penjap'ı işgali sırasında 500000 Hintli'yi esir alması ve müslümanların romanları köle olarak alıp ülkelerine götürmeleri ile Roman'lar vatanlarını terk etmek zorunda bırakılmışlardır.
Roman'lar Romani-Çingenece dilini konuşmalarına rağmen,genellikle gittikleri ülkenin dilini öğrenip o dili kullanmaya başlamışlardır. Yazılı bir dilleri olmadığı için de edebiyat yapıtları yoktur.
Dil'de olduğu gibi Roman'ların genelinin benimsediği ortak bir dinleri de yoktur. Aynı şekilde misafir oldukları halkların dinini benimsemiş ya da benimsemiş gibi görünmüşlerdir.
Göçebe bir halk olarak bilinmelerine karşın günümüzde çok azı göçebedir. Bazıları göçebeliği bırakıp yaşadıkların ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Ancak bazı ülkelerde ise iradeleri dışında zorlanarak, soykırıma uğramışlardır.
Roman'lar ilk kez 1505 yılında İrlanda ve 1514 yılında ise İngiltere'de nüfus kayıtlarına geçmiş bir halktır.
Dünya üzerinde ötekileştirilen diğer halklar gibi Roman'lar da göçebe yaşam tarzlarından dolayı farklıdırlar. Bu yüzden de çoğu zaman, yerel halk tarafından hırsızlık, büyücülük ve çocuk kaçırma gibi eylemlerle haksız yere suçlanmış ve dışlanmışlardır.
Yaşadıkları bölgelerde sürekli ayrımcılığa tabi tutuldukları için Çingene kimliklerini gizlemek durumunda kalmışlardır.
Nitekim 2.Dünya savaşında Yahudiler gibi Roman'lar da Hitler tarafından büyük bir kıyıma uğratılmıştır. 200000-800000 arasında Roman'ın aşağı ırktan oldukları gerekçesiyle Nazi kamplarında yok edildiği bilinen bir gerçektir. Bu katliam Roman halkı tarafından PORAJMOS (parçalanmak) olarak adlandırılmıştır.
Roman'lar sorunlarını tartışmak üzere ilk defa 1971 Nisan'ın da Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongre'sini toplamış ve bu kongreye dayalı olarak da 1998 tarihinden itibaren 8 Nisan Dünya Roman'lar Günü olarak kutlanmaktadır.
Sonuç olarak söylemek gerekir ki hangi dil,din ya da ırk'tan olursa olsun, ÖNCE İNSAN olunduğu gerçeğini unutmadan hiç bir kişi,grup ya da halk'ı ötekileştirmemekten geçer barış adını verdiğimiz kavram.
Sevgiyle kalın İnsan kardeşlerim.



www.facebook.com/insanvetoplumwww.facebook.com/insanvetoplum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder